

Esas No: 2014/6225
Karar No: 2014/6225
Karar Tarihi: 28/6/2018
AYM 2014/6225 Başvuru Numaralı BÜLENT SAĞLAM Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
BÜLENT SAĞLAM BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/6225) |
|
Karar Tarihi: 28/6/2018 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Hicabi DURSUN |
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ |
Raportör |
: |
Akif
YILDIRIM |
Başvurucu |
: |
Bülent
SAĞLAM |
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, başvurucunun ticari yük taşımacılığı yapmadığı ve
buna ilişkin resmî bir kaydı olmadığı hâlde bu kapsamda idari para cezasıyla
cezalandırılması nedeniyle suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 2/5/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca başvurunun kabul
edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve
bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağını
bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu hakkında İstanbul"da 30/5/2012 tarihinde, 0.45 promil alkollü olarak yük nakli yapılan kamyonet kullandığı
gerekçesiyle 650 TL idari para cezası uygulanmış ve başvurucunun sürücü
belgesine altı ay süreyle el konulmuştur.
9. Başvurucu tarafından anılan cezanın iptali istemiyle açılan dava,
İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 28/2/2013 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Dava, davacı tarafından, 30.05.2012
tarihinde saat 00.20 sıralarında trafik ekiplerince yapılan denetimlerde 0,45 promil alkollü olarak yük nakli yapılan kamyonet
kullandığından bahisle sürücü belgesinin 6 ay süreyle geri alınmasına ilişkin
30.05.2012 tarih ve 89645 sayılı işlem ve 650-TL idari para cezası
uygulanmasına ilişkin aynı tarih ve 257336 sayılı işlemlerin iptali istemiyle açılmıştır.
...
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı
tarafından, 30.05.2012 tarihinde saat 00.20 sıralarında trafik ekiplerince
yapılan denetimlerde 0,45 promil alkollü yük nakli yapılan
kamyonet olarak kullandığının tespit edilmesi üzerine sürücü belgesinin 6 ay
süreyle geri alınmasına ilişkin 30.05.2012 tarih ve 89645 sayılı işlem ve 650
TL idari para cezası uygulanmasına ilişkinaynı tarih
ve 257336 sayılı işlemlerin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı
anlaşılmaktadır.
Bakılan davada, davacının sürücü belgesi geri
alma tutanağını itiraz etmeden imzaladığı görüldüğünden 0,45 promil alkollü olarak yük nakli yapılan kamyonetkullandığının
sübuta erdiği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, alkol alarak yük nakli yapılan
kamyonet kullanmak suretiyle 2918 sayılı Yasa ve Yönetmelikhükümlerini
ihlal ettiği sabit olan davacının sürücü belgesinin 6 ay süreyle geri
alınmasına ilişkin 30.05.2012 tarih ve 89645 sayılı işlem ve 650-TL idari para
cezası uygulanmasına ilişkinaynı tarih ve 257336
sayılı dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmamaktadır."
10. Başvurucu tarafından temyiz edilen karar, Danıştay Onbeşinci Dairesinin 19/12/2013 tarihli ilamıyla
onanmıştır.
11. Anılan karar, başvurucuya vekiline 4/4/2014 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
12. Başvurucu 2/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
13. 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanunu"nun 24/5/2013 tarihli ve 6487 sayılı Kanun ile değişiklik öncesi 48.
maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Yönetmelik ile belirtilen miktarların
üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücülerin, suçun işlendiği
tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde; birinci defasında sürücü
belgeleri altı ay süreyle geri alınır ve haklarında ... lira para cezası
uygulanır."
14. 18/7/1997 tarihli ve 23053 mükerrer sayılı Resmî Gazete"de yayımlanan Karayolları Trafik Yönetmeliği"nin
olay tarihinde yürürlükte olan 97. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"b) Alkollü içki almış olarak kandaki
alkol miktarına göre araç sürme yasağı;
1) Taksi veya dolmuş otomobil, minibüs,
otobüs, kamyon, çekici gibi araçlarla kamu hizmeti, yük ve yolcu taşımacılığı yapan
sürücüler ile resmi araç sürücüleri alkollü içki kullanmış olarak bu araçları
süremezler.
2) Alkollü içki almış olarak araç kullandığı
tespit edilen diğer araç sürücülerinden kanlarındaki alkol miktarı 0.50 promilin üstünde olanlar araç kullanamazlar"
B. Uluslararası Hukuk
15. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 1/6/2010
tarihinden geçerli olmak üzere 14. Protokol"le değişik 35. maddesinin (3)
numaralı fıkrası şöyledir:
“Aşağıdaki hallerde Mahkeme, 34. madde
uyarınca sunulan bireysel başvuruları kabul edilemez bulur:
A) Başvurunun konu bakımından Sözleşme veya
Protokollerinin hükümleriyle bağdaşmaması, açıkça dayanaktan yoksun veya
bireysel başvuru hakkının kötüye kullanılması niteliğinde olması veya;
b) Başvurucunun önemli bir zarar görmemiş
olması; meğer ki Sözleşme ve Protokolleri ile güvence altına alınan insan
haklarına saygı ilkesi başvurunun esastan incelenmesini gerektirsin. Ancak
ulusal bir mahkeme tarafından gereği gibi incelenmemiş hiçbir dava bu gerekçe
ile reddedilemez."
16. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Sözleşme"nin 35.
maddesine 14. Protokol"le eklenerek 1/6/2010 tarihinde yürürlüğe giren önemsiz
zarar kriterine ilişkin içtihadında bu yeni kriterin Sözleşme ve protokolleri
ile güvence altına alınan hakların Avrupa düzeyinde hukuksal açıdan korunmasını
sağlama yönündeki temel görevine yoğunlaşması için önemsiz başvuruları
ivedilikle inceleme olanağı vermesi amacıyla oluşturulduğunu belirtmektedir (Stefanescu/Romanya (k.k.),
B. No: 11774/04, 12/4/2011, § 35). Deminimis non curat praetor prensibine göre yeni kabul edilebilirlik
şartının -bir hak ihlali ne denli gerçek olursa olsun- uluslararası bir mahkeme
tarafından incelenmeyi gerektirecek asgari bir ağırlık düzeyine ulaşması
gerektiği görüşüne dayanır (Korolev/Rusya (k.k.),
B. No: 25551/05, 1/7/2010). Bu kriterin incelenmesinde ihlal edildiği iddia
edilen hakkın mahiyetini, ihlal iddiasının ciddiyeti ve/veya ihlalin başvuranın
kişisel durumu üzerinde oluşturacağı olası sonuçları da gözönünde
bulundurmak gerekir (Giusti/İtalya, B. No: 13175/03, 18/10/2011, §
34).
17. AİHM, söz konusu kriteri uygularken Sözleşme ve
protokollerinin güvence altına aldığı insan haklarına saygının başvurunun
esastan incelenmesini gerektirip gerektirmediği hususunu da incelemektedir. Bu
kapsamda AİHM, önem kriteri getirilmeden önce de önüne gelmiş olan Sözleşme ile
ilgili hususta açık ve çokça uygulanmış olan bir içtihadın bulunması durumunda
bu incelemenin yapılmasının gerekli olmadığına hükmettiğini (Van Houten/Hollanda
(kayıttan düşürme), B. No: 25149/03, 29/9/2005, §§ 33-38; Kavak/Türkiye (k.k.),
B. No: 34719/04 ve 37472/05, 19/5/2009) hatırlatarak mahkeme içtihatlarını
genişletebilecek veya bunlara katkı sağlayabilecek nitelikteolmayan
başvuruları incelememektedir (Tayfun
Görgün/Türkiye (k.k.), B. No: 42978/06,
16/9/2014).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 28/6/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu, aracının ruhsatında kullanım amacının "yük nakli ve hususi" olarak belirtildiğini, bu sebeple alkollü
içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücüleri gibi
muamele görmesi gerektiğini, kanındaki alkol miktarının 0.50 promilin altında olduğunu ancak yine de hakkında idari para
cezası kesildiği belirterek Anayasa"nın 23., 36., 38. ve 141. maddelerinde
güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş; cezanın
iptaline ve lehine tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının suç ve cezaların
kanuniliği ilkesi kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
21. Başvurucunun ileri sürdüğü ihlal iddialarının niteliği
nazara alınarak başvurunun kabul edilebilirlik kriterlerinden olan anayasal ve
kişisel önemden yoksun olma kriteri yönünden incelenmesi gerekir.
22. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında anayasal açıdan önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara
uğramadığı başvuruların esastan incelenmeksizin reddedilebileceği hüküm altına
alınmıştır.
23. Anılan hükümle anayasal ve kişisel önemden yoksun
başvuruların esastan incelenmemesine imkân tanıyan ek bir kabul edilebilirlik
kriteri getirilmiştir. Dolayısıyla diğer tüm kabul edilebilirlik kriterlerini
taşısa hatta esas hakkında incelemeye geçildiğinde ihlal kararı verilebilecek
nitelikte olsa bile Kanun’da belirtilen nitelikteki bir başvuru kabul edilemez
bulunabilecektir (K.V. [GK], B. No: 2014/2293, 1/12/2016, § 55).
24. Kanun’da anayasal ve kişisel önemden yoksun başvuruların
kabul edilemez bulunabilmesi için iki koşul öngörülmüştür. Anayasal önem olarak adlandırılabilecek
olan birinci koşul başvurunun Anayasa’nın
uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının
belirlenmesi açısından önem taşımaması, kişisel önem olarak adlandırılabilecek olan ikinci koşul ise
başvurucunun önemli bir zarara uğramamasıdır
(K.V. § 57).
25. Anayasa hükümlerinin yorumlanması açısından önem taşıma
unsurunun başta Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru yoluyla daha önce
yorumlamadığı meseleleri kapsadığında kuşku bulunmamaktadır. Bununla birlikte
Mahkeme, bir meseleyle ilgili olarak daha önce Anayasa’nın ilgili hükümlerini
yorumlamış olsa bile değişen durumları dikkate alarak yeniden yorumlama
ihtiyacı duyabilir. Bu durumda da o meseleye ilişkin başvurunun anayasal
öneminin bulunduğunu kabul etmek gerekir(K.V., § 63).
26. Anayasa hükümlerinin uygulanması açısından başvurunun önem
taşıdığının söylenebilmesi için kamu makamları ve derece mahkemelerinin belli
bir meseleye ilişkin uygulamalarının Anayasa Mahkemesi yorumlarından farklı
olması ve bu farklılığın da önemli olması gerekir (K.V., § 64).
27. Kişisel önemin bulunmaması koşulu ise -başvurucunun içinde
bulunduğu koşullar da dâhil olmak üzere- her olayın kendine özgü koşulları
dikkate alınarak ve objektif verilerden hareket edilerek Anayasa Mahkemesi
tarafından değerlendirilir (K.V.,
§§ 66, 67).
28. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen iddialara ilişkin birçok
başvuruda suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin kapsam ve içeriğini belirlemiştir.
Bu kapsamda somut başvuruda dile getirilen şikâyetlere benzer şekildeki ihlal
iddialarına ilişkin başvurularda (Karlis A.Ş., B. No: 2013/849, 15/4/2014, §§
25-44; Mahmut Manbaki,
B. No: 2012/731, 15/10/2014, §§ 22-50; Kasım
İlimoğlu, B. No: 2013/8136, 25/2/2015, §§
72-81; Metin Durmaz, B. No:
2013/7764, 25/3/2015, §§ 39-65; Efendi
Yaldız, B. No: 2013/1202, 25/3/2015, §§ 22-49; Mehmet Güzeloğlu, B. No: 2014/3134,
7/5/2015, §§ 22-37; Sedef Ural [GK], B. No: 2013/5876,
21/5/2015, §§ 20-31; Süleyman Akbağ, B. No: 2014/15072, 24/6/2015, §§ 19-29)
ilgili Anayasa kurallarının yorumlandığı anlaşılmaktadır.
29. Buna göre Anayasa Mahkemesinin sıklıkla uygulanmış açık bir
içtihadının bulunduğu suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiğine
ilişkin başvurunun genel bir soruna işaret etmediği gibi Anayasa"nın
uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının
belirlenmesi açısından da önem taşıdığının ortaya konulamadığı sonucuna
varılmıştır.
30.Somut olayda başvurucu, maddi zararının 773 TL olduğunu ve
1500 TL manevi zarara uğradığını ifade etmektedir.
31.Maddi ve manevi zarar olarak belirtilen miktarın ekonomist
olarak görev yapan başvurucunun mali durumuna ciddi anlamda zarar verdiği ve
kendisi için ne denli önemli olduğu hususunda herhangi bir açıklamasının
olmadığı da gözetildiğinde başvuru konusu miktarın başvurucu açısından önemli
bir zarar olduğu kanaatine ulaşılamamıştır.
32. Yukarıda açıklanan nedenlerle başvurunun Anayasa"nın
yorumlanması ve uygulanması açısından önem taşımadığı gibi başvurucunun da
önemli bir zarara uğramadığı sonucuna varılmaktadır.
33. Açıklanan gerekçelerle anayasal ve kişisel önemden yoksun
olduğu anlaşılan başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden
incelenmeksizin kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun anayasal ve
kişisel önemden yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
28/6/2008 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
