Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/10876 Esas 2022/1468 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/10876
Karar No: 2022/1468
Karar Tarihi: 22.02.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/10876 Esas 2022/1468 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2021/10876 E.  ,  2022/1468 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda ... Asliye Hukuk Mahkemesince verilen hükme karşı, davacı ... ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince, davacı ... ... vekilinin esasa yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm tesisi şeklinde karar verilmiş olup, bu kez Bölge Adliye Mahkemesi kararının Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı ... ... vekili, duruşmasız olarak vekalet ücretine yönelik incelenmesi ise davalı ... İdaresi vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.02.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü temyiz eden ... Orman İşletme Müdürlüğü vekili Av. ..., ... vekili Av. ... ile karşı taraftan davalı Hazine vekili Av. ...' ın katılımlarıyla duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı ... ... vekili, ... ili ... ilçesi ... Mahallesi ... Mevkiinde kain 397 parsel içerisinde bulunan, doğusu yol, batısı ... ... tarlası, güneyi ... Market, kuzeyi ... ... yol ile çevrili 1.000 m2'lik yeri müvekkili olan davacının yasanın öngördüğü 20 yılı aşkın bir süredir nizasız fasılasız kullanılmakta olduğunu, 1946 yılında yapılan ilk orman tahdidinde tahdit sınırları dışında bulunurken Kadastro Kanunu'nun 22/1. maddesine aykırı olarak 397 parselde iki kez kadastro çalışması yapılarak 11.04.1977 tarihinde sonuçlandırıldığını, bazı köylülerin bu çalışmaya ... Kadastro Mahkemesinin 1994/1085 Esas sayılı davasını açmaları üzerine davalıların hatalarını anlayarak 5831 sayılı Kanun'la 3402 sayılı Kanun'a eklenen ek 4. madde uyarınca bölgede kadastro çalışmaları yapıldığını ve sonucunda dava konusu yerin de orman sınırları dışına çıkarıldığını, bu davanın yargılaması sırasında yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan raporda 1989 yılında yapılan 2/B çalışmalarında 3402 sayılı Kanun'un 2/B maddesine göre davacının yerinin 2/B kapsamında olduğundan bahsedildiğini, ... Kadastro Mahkemesinin 1994/1085 Esas 2002/16 Karar sayılı 17.02.2002 tarihli kararında "nizalı 397 parselin tespit gibi orman niteliğiyle Maliye Hâzinesi adına tapuya tesciline” kararı verildiğini, davalıların bu kararı yanlış yorumlayarak 397 parselin tamamının orman olduğundan bahisle 2/B çalışmalarının tamamını iptal ettiğini, orman sayılmayan köy yerleşim alanı içindeki tüm bağ ve bahçeleri orman içine kattığını, davalıların söz konusu kararın 397 parseldeki herkesi kapsadığı ve kesin hüküm olduğu iddiasını Yargıtaya taşıdığını ve ... (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 2015/14704 Esas, 2015/12050 Karar sayılı kararıyla, anılan Kadastro Mahkemesi kararının yalnızca davada taraf olan kişileri bağladığının, taraf olmayan kişiler için kesin hüküm oluşturmayacağının, 397 parselin tamamının değil yalnızca nizalı kısmı kapsadığının açıkça belirtildiğini, dolayısıyla dava konusu yere bitişik 397 parsel açısından bir kesin hüküm bulunmadığını, dava konusu yerde 1946 yılından sonra 1976 yılında yapılan 2. kadastro çalışmasının yok hükmünde olduğunun ... Kadastro Mahkemesinin 1994/1085 Esas 2002/16 Karar sayılı dosyasında hiç tartışılmadığını ileri sürerek, taşınmazın davacı adına tapuya tesciline, tescilin mümkün olmaması halinde davacının 2/B hak sahibi olduğunun 397 parsele ait tapu kaydının beyanlar hanesine işlenmesine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
    İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, davanın HMK'nin 114/1-i bendi gereğince dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince, davacı vekilinin esasa yönelik istinaf başvurusunun, davacı ... ... anılan Kadastro Mahkemesi davasının taraflarından biri olmamakla birlikte, dava konusu taşınmazın kendisinden önceki zilyedinin davacılar arasında olması nedeniyle tarafları, konusu ve dava sebebi aynı olan söz konusu davanın, HMK'nin 303. maddesi uyarınca eldeki dava yönünden kesin hüküm niteliğinde bulunduğu ve dolayısıyla İlk Derece Mahkemesince davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddine, vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nin 353/(1)-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın HMK' nin 114/1-i maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine, davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesine göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı ... ... vekili tarafından esasa, davalı ... İdaresi vekili tarafından vekalet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davacının istinaf isteminin reddine karar verilmişse de, dosya kapsamından, davacı tarafından ...’den gelen eklemeli zilyetliğe dayanılmadığı, bu sebeple Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin dosya kapsamına uygun düşmediği; İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesindeki davacının babası ...’den gelen eklemeli zilyetliğe dayandığı, dosya kapsamında dinlenen mahalli bilirkişi ve davacı tanıklarının da çekişmeli taşınmazın davacının babası ...’den kaldığını belirttikleri, ...’nin söz konusu kadastro davasında taraf olmadığı yönündeki tespitler dosya kapsamına uygun düşmekte ise de, davacının kardeşi ... ...'nin davacıdan önce taşınmazı elinde bulundurduğuna ya da davacının ondan gelen eklemeli zilyetliğe dayandığına dair bir delil bulunmaması nedeniyle bu yöndeki kabulün hatalı olduğu ve bu haliyle kesin hükmün söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır.
    Ancak; dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarına göre, çekişmeli taşınmazın 1948 yılında Resmi Gazete'de ilan edilen orman tahdidinde orman sayılan yerlerden olduğu, 1990 tarihinde ilan edilen çalışmalarda 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve içinde bulunduğu ... poligonunun ... Kadastro Mahkemesinin 1994/1085 Esas, 2002/16 Karar sayılı ilamıyla iptal edildiği, bu nedenle orman tahdidi içinde kalmaya devam ettiği bu nedenle zilyetlik yoluyla kazanılmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından, davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken, dava şartı yokluğundan red kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
    Bu kabul doğrultusunda davanın esastan reddine karar verilmesi halinde, işin esasına ilişkin karar verildiğinden, uyuşmazlığın mülkiyete ilişkin olması nedeniyle karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca dava konusu taşınmazın keşfen belirlenen ve harcı tamamlanan dava değeri üzerinden hesaplanacak nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
    Ne var ki, bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, HMK'nin 370/2-4. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin ve hüküm fıkrasının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ... ... ve davalı ... İdaresinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile HMK'nin 370/4. madde gereğince temyiz incelemesine konu Bölge Adliye Mahkemesi kararının GEREKÇESİNİN DEĞİŞTİRİLMESİNE, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının B bölümünün 1. bendindeki “Davanın HMK'nin 114/1-i maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine” ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine "Davanın reddine" ibaresinin yazılmasına, yine hüküm fıkrasının B bölümünün 4. bendindeki “Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 7/2. maddesine göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,” ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine “Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 16.786,12 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine” ibaresinin yazılmasına, hükmün 6100 sayılı HMK'nin 370/2 maddesi gereğince DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİ İLE ONANMASINA, ... duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 3.815,00 TL avukatlık ücretinin davalı Hazineden alınarak ... duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacı ... ...'ye verilmesine, aynı tarife uyarınca 3.815,00 TL avukatlık ücretinin davacı ... ...'den alınarak ... duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalı ... İdaresine verilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 22.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara

    Whatsapp ile görüş