Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/9532 Esas 2022/1861 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Tapu iptali ve tescil davasında, dava konusu taşınmazın Hazine adına kayıtlı olduğu ve bireysel mülkiyete konu olamayacağı için, mahkeme davanın reddine karar vermiştir. Ancak yapılan temyiz üzerine, taşınmazın dava sırasında devredildiği ve yeni malikin dosyaya eklenmediği ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, Mahkeme Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 125/2. maddesi gereği işlem yapılması ve davanın kayıt malikine ihbarı ile taraf teşkili sağlanmasını gerektiğine karar vermiştir. Ayrıca, dava konusu taşınmaz hakkında daha önce açılan tapu iptal ve tescil davasının akıbetinin araştırılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Sonuç olarak, hüküm usul ve yasaya aykırı olduğundan bozulmuştur.
6100 sayılı HMK'nin 125/2. maddesi gereği, dava konusu devredilecek olursa devralan kişi dava konusunu devreden taraf yerine alır ve dava kaldığı yerden devam eder. Ayrıca, hüküm bozulmadan önce açılan tapu iptal ve tescil davasının akıbeti araştırılmalı ve dava konusu taşınmazın devrine yönelik satış belgeleri getirtilmel

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... İlçesi, ... Köyü, ... Mevkiinde kain 535 parsel sayılı, 17.600,00 m2 alanlı, taşlı mekan vasıflı taşınmaz, yörede yapılan kadastro çalışmaları sonunda eşit hisselerle davalılar adına tespit edilmiş ve tespit 21.05.1987 tarihinde itirazsız olarak kesinleşmiştir.
Asıl ve birleşen davada davacılar vekili; 535 parsel sayılı taşınmazın köyde yapılan kadastro çalışmaları neticesinde eşit hisselerle davalılar adına tescil olunduğunu, tapulama tutanağında edinme nedeninin 2296 hektarlık tüm köy arazisi 22.12.1937 tarihli ve 47 nolu tapu kaydı ile ve tamamı 100 hisse itibar olunarak 72/100 hissesinin ... köy ahalisi adına muhtar ... ve ... vs. adına 28/100 hissesinin ise 30.05.1939 tarihli ve 22 sıra nolu kayıt ile Hazine adına kayıtlı olduğunu, söz konusu hissenin Milli Emlak Müdürlüğünce köy halkına satıldığını ve bunun sonucu köylüler tarafından bir bütün haline getirilen taşınmazların köy halkı tarafından haricen kendi aralarında taksim olunduğunu ve taksim sonucu niza konusu taşınmazın davalıların murisi ... 'ın aile reisliği altında eşi ... ve çocuklarına intikal ettiğinden bahsedildiğini, gerçekte bahsedilen harici taksim sonucu taşınmazın müvekkillerinin murisi olan dedeleri ... ve vefatı ile babaları ...'e isabet ettiğini, müvekkillerinin babaları tarafından çok uzun yıllar kullanılan bu taşınmazın gerek murisinin vefatı ve gerekse müvekkillerinin köyde ikamet etmemeleri sonucu tapulama tutanak bilirkişilerinin yanlı beyanlarına istinaden adı geçen kişiler adına tespitin olunduğunu ileri sürerek; bu nedenle hatalı tespite dayalı tescilin iptali ile müvekkilleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; dava dışı Hazine tarafından eldeki dava davalıları aleyhine ikame edilen tapu iptal ve tescil istemli davada yapılan yargılama sonunda ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/617 Esas, 2004/859 Karar sayılı kararı ile davanın kabulü ile dava konusu 535 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, tapu kaydının beyanlar hanesine 6831 sayılı yasanın 2/B maddesi gereğince orman dışına çıkarılan saha olduğunun belirtilmesine karar verildiği, kararın incelenmesinden dava konusu taşınmazın ... özel ormanı içinde kaldığının anlaşıldığı, taşınmazın 1945 yılında devletleştirildiği ve 1954 yılında devlet ormanı olarak tapuya kaydedildiği, tapu kaydının hukuki değerini kaybettiği, bireysel mülkiyete konu olamayıp en baştan itibaren Hazinenin mülkü olduğu, karar kesinleşmeden dava konusu taşınmazın dava dışı kişilere satışının yapıldığı, eldeki davada husumetin dosyanın taraflarına yöneltildiği, yeni malikin dosyaya eklenmediği, mevcut delil durumu karşısında davanın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK'nin 125/2. maddesine göre, davanın açılmasından sonra dava konusu devredilecek olursa devralmış olan kişi görülmekte olan davada dava konusunu devreden taraf yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder.
Somut olayda, dava konusu 535 parsel sayılı taşınmaz, müteveffalar ... ve ... adına kayıtlı iken yargılama devam ederken 16.03.2015 tarihli ve ... yevmiyeli nolu, birden fazla ölüm halinde intikal işlemi ile adı geçenlerin mirasçıları davalılar adına tescili sonrası taşınmazın tamamının davalılarca 27.03.2015 tarihinde dava dışı ...'ya, dava dışı ... tarafından da 02.04.2015 tarafından dava dışı ...'ya satılarak devredildiği anlaşıldığına göre, Mahkemece HMK'nin 125/2. maddesine göre işlem yapılması, davanın kayıt malikine ihbarı ile taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de dava dışı Hazine tarafından dava konusu taşınmaz hakkında eldeki dava davalıları aleyhine ikame edilen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/617 Esas, 2004/859 Karar sayılı tapu iptal ve tescil davasının akıbeti araştırılmadan ve dava konusu taşınmazın devrine yönelik satış belgeleri getirtilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince ... ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 02.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.