

Esas No: 2021/8989
Karar No: 2022/1881
Karar Tarihi: 02.03.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/8989 Esas 2022/1881 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/8989 E. , 2022/1881 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı ..., ... ili ... ilçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan ve 1963 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescil istemiyle 17.03.2014 tarihinde dava açmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen önceki tarihli hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 25.01.2018 tarihli ve 2017/6797 Esas, 2018/534 Karar sayılı ilamı ile; "6360 sayılı Kanun uyarınca ...'na husumet yöneltilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilerek bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 24.10.2014 tarihli bilirkişi raporunda ve eki krokisinde A harfiyle gösterilen 2.929,01 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nin 713/1. maddesine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1970 yılında seri bazda yapılan orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra evvelce sınırlandırılmamış ormanların kadastrosu ile sınırlandırılması yapılmış ormanlarda 6831 sayılı Kanun'un 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulaması 02.09.1994 tarihinde ilan edilerek kesinleşmiştir.
Mahkemece, hükme esas alınan 24.10.2014 tarihli bilirkişi raporu ve ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen 2.929,01 metrekarelik taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki; orman bilirkişi tarafından dava konusu taşınmazın orman sınırları dışında kaldığı bildirilmiş ise de 1970 yılında seri olarak yapıldığı anlaşılan orman kadastrosuna ait tutanaklar getirtilerek bilirkişi raporu denetlenmemiştir. Belirtilen tarihte yapılan orman kadastrosu seri bazda yapıldığı için taşınmazın orman niteliği eski tarihli hava fotoğrafları ile memleket haritaları ve amenajman planının yöntemine uygun şekilde uygulanmasıyla belirlenecektir. Taşınmazın öncesinin orman niteliğinde olmadığı belirlenirse zilyetlik şartlarının oluşup oluşmadığı dava tarihinden geriye doğru araştırılacak, taşınmazın evveliyatının orman olduğu belirlenirse 1994 yılında ilân edilen evvelce sınırlandırılmamış ormanların kadastrosu ile 3302 sayılı Kanun'la değişik 2/B maddesi uygulamasına dair çalışmada orman sınırları dışında bırakılıp bırakılmadığı araştırılacak, bu çalışmada orman sınırları dışında bırakıldığı belirlenirse zilyetlikle kazanma süresi bu tarihten itibaren hesaplanacaktır.
Bunun yanı sıra, dosyada yer alan komşu parsel kayıtları ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün parsel sorgu sayfası üzerinden yapılan araştırmada ise, çekişmeli taşınmazın kuzeyindeki 12 (yeni 104 ada 26) ve 13 (104 ada 27) parsel sayılı taşınmazların mera (hükmen) niteliği ile kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, taşınmazın mera niteliğinde olup olmadığına ilişkin araştırma hiç yapılmamış, komşu köyden mahalli bilirkişiler dinlenmemiş ve yüzeysel tespitler içeren tek ziraatçi bilirkişinin raporu ile yetinilmiştir.
Zilyetlik araştırması yönünden ise; mahalli bilirkişiler 1974 yılından beri kullanıldığını beyan etmişler ise de bu beyan bilirkişi raporlarıyla denetlenememiş, uzman orman bilirkişi tarafından incelendiği bildirilen 1992 tarihli hava fotoğrafında taşınmazın tarım alanı olduğu bildirilmiş ise de ne şekilde kullanıldığı, tasarruf sınırlarının bulunup bulunmadığı anlatılmamış, dosya arasında yer alan soyut içerikli ve zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda denetime elverişsiz, yalnızca dava konusu taşınmazın zeytincilik ve kuru tarıma uygun olduğu belirtilmekle yetinilen ve taşınmazın öncesinde imar ve ihya edilip edilmediğini belirlemekten uzak ziraatçi raporu hükme esas alınmış, taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman, nasıl, kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı hususlarında mahalli bilirkişilerden maddi olaylara dayalı ayrıntılı beyan alınmamış, usule aykırı olarak mahalli bilirkişilerin tamamı bir arada dinlenerek ortak beyanlarının alınmasıyla yetinilmiştir.
Bu şekilde eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O halde, mahkemece sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için;yörede yapılan orman kadastro, 2. madde ve 2/B madde uygulamalarına ait ve çekişmeli taşınmazla ilgili tüm işe başlama, çalışma, işi bitirme, sonuçlandırma, sonuçların askı ilan tutanakları ile çekişmeli taşınmazı gösteren yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafları ile hava fotoğraflarının tamamı (özellikle 1994 ve 1999 yılları arasına ait tüm hava fotoğrafları) ve bu fotoğrafların kendilerinden üretildiği memleket haritaları ve ile varsa amenajman planı ve komşu parsellere ait kadastro tutanakları, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri ve tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise mahkeme karar örnekleri ilgili yerlerden getirtilip, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi bilirkişi, üç ziraat mühendisi bilirkişi, bir fen elemanı ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşifte getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; zilyetlikle veya hukuki değeri kalmamış olan tapu kayıtlarıyla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen, jeodezi ve fotogrametri ile uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak)denetime elverişli olacak şekilde çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmaz, çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli; taşınmazın gerçek eğimi klizimetre aletiyle ölçülerek memleket haritalarındaki münhanilerden (yükseklik eğrilerinden) de faydalanılmak suretiyle belirlenmeli; stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarını belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranı ile taşınmazın imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17/2. maddesinde belirtilen orman içi açıklık vasfında olup olmadığını belirten müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak şekilde, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli rapor alınmalı, ayrıca orman araştırmasından sonra usûlünce mera araştırması yapılmalı, bu kapsamda tahsisli mera kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, var ise buna ilişkin harita ve ilgili kayıtlar getirtilip mahalline uygulanmalı, komşu köyler halkı arasından seçilen yerel bilirkişi ve tanıklar HMK'nin 243, 244, 259 ve 290/2. maddeleri gereğince davetiyeyle keşif yerine çağırılarak, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri suretiyle, dava konusu taşınmazın kadim meradan açılarak elde edilen yerlerden olup olmadığı yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulup taşınmazın kadim veya tahsisli mera niteliğinde olup olmadığı belirlenmeli; yine yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların öncesinin ne olduğu, kim veya kimler tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; dava konusu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; ziraat bilirkişilerinden taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisinden ise, keşfi takibe ve denetlemeye olanak verir rapor ve kroki alınmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanun'un 03.07.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanun'un getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 02.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
