

Esas No: 2021/5524
Karar No: 2022/2852
Karar Tarihi: 24.03.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/5524 Esas 2022/2852 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/5524 E. , 2022/2852 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kullanım Kadastrosu
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece asıl, birleşen ve müdahil davacıların davalarının kabulüne, Kadastro Müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiş; sonrasında dahili davalı ... tarafından yapılan temyiz isteminin 18.09.2019 tarihli ek karar ile reddedilmesi ve anılan ek kararın dahili davalı ... vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine duruşma istemi değer bakımından reddedilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl dosyada davacı ..., ... İlçesi ... Mahallesi mevkiindeki 1287 ada 20 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan dükkanının muhdesat olarak yazılmadığından tespit tutanağının beyanlar hanesine 90 m²'lik dükkanının kendisine ait olduğunun şerh verilmesine karar verilmesini istemiş; keşifteki beyanında dava konusu taşınmaz üzerindeki dükkanın kendisi ve kardeşleri... ve ...'a eşit hisseli olduğunu, hepsinin hissesinin 1/5 olduğunu, beyanlar hanesinde ismi geçen ...'un kullanımında olan yerin ise taşınmaz üzerinde bulunan binanın üst katındaki daire olduğunu, ... ...'un dükkanla bir ilgisinin bulunmadığını belirtmiştir.
Davacının kardeşleri olan... ve ... davaya müdahale talebinde bulunmuşlardır.
Asıl/birleşen dahili davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.
Asıl/birleşen dahili davalı ..., duruşmada alınan beyanında, alt kattaki dükkanda hissesinin olmadığını, üzerinde bulunan 2 adet dairenin (dükkan) bir tanesinin kendisine, köşede buluna yerin ise Hebip’e ait olduğunu ifade etmiştir.
... bozma ilamından sonra birleşen 2010/85 Esas sayılı dosya davacısı ..., ... İlçesi ... Mahallesi mevkiinde bulunan 1287 ada 20 ve 21 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında hatalı tespitinin yapıldığını, ayrıca binanın tek parselde olduğu halde iki ayrı parselde yazıldığını belirterek yapılan yanlışlığın düzeltilmesini talep etmiş; duruşmada 21 parselde isminin ... olması gerekirken ... ... şeklinde yazıldığını belirtmiştir.
... bozma ilamından sonra birleşen 2010/85 Esas sayılı dosyayla, birleşen 2010/293 Esas sayılı dosya davacısı ..., ... İlçesi ... Mahallesi mevkiinde bulunan 1287 ada 21 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında hatalı tespitin yapıldığını belirterek yapılan yanlışlığın düzeltilmesini talep etmiş, duruşmada ise kullandığı dükkanın da numarasıyla birlikte beyanlar hanesine geçirilmesini istediğini beyan etmiştir.
Mahkemece; davacı ... müdahillerin davalarının kabulü ile dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının beyanlar hanesindeki “... bu taşınmaz bahçe 20 yıldan beri ... oğlu ... ve ... oğlu ...'un kullanımındadır” ve “... bu taşınmaz üzerindeki 2 katlı kargir bina adı geçenlerin kullanımındadır” ibarelerinin çıkartılarak “... bu taşınmaz 20 yıldan beri ... oğlu ..., ..., ..., ... ve ...'a ait olup bunların kullanımındadır, üst kat ise ... oğlu ...'a ait olup, onun kullanımındadır” şeklinde dercine karar verilmiş; hüküm, davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle ... 20. Hukuk Dairesinin 09.05.2011 tarihli ve 2011/5997 Esas, 2011/5789 Karar sayılı ilamıyla bozulmuştur.
Bozma ilamında özetle "eldeki davanın, tutanağın beyanlar hanesinde adına zilyetlik şerhi verilen kişi tarafından, beyanlar hanesindeki kullanımın düzeltilmesi talebi ile açılan kullanım kadastro tespitine itiraz davası niteliğinde olduğu, davanın saptanan bu niteliğine göre husumetin tespit maliki olan hazineye yöneltilmesinin zorunlu bulunduğu, davanın usulünce gerçek hasma yönlendirilmesi için davacı yana olanak sağlanması gerektiği; kabule göre de dava konusu taşınmaz hakkında açılmış iki ayrı dava olduğu ve bunlardan biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyecek olması dolayısıyla davaların birleştirilmeden ayrı ayrı karar verilmesinin de doğru olmadığı" hususlarına değinilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında Hazine ve taşınmazdaki şerh sahibi ... davaya dahil edilmiş, 2010/185 Esas sayılı dosya ile eldeki dosya birleştirilerek, davacı, müdahiller ve birleşen dosya davacılarının davalarının kabulü ile, ... ilçesi ... Mah. 1287 ada 20 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi 2/B vasfıyla maliye hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde "... bu taşınmaz bahçe 20 yıldan beri ... oğlu ... ve ... oğlu ...'un kullanımındadır." "... bu taşınmaz üzerindeki 2 katlı kargir bina adı geçenlerin kullanımındadır" ibarelerinin kaldırılarak "... bu taşınmaz 20 yıldan beri ... oğlu ..., ... ..., ..., ... ve ... oğlu ... ve ... kızı ...'in kullanımındadır, üzerinde bulunan 2 katlı binanın alt kat dükkanı (200/A) ... oğlu ..., ... ..., ..., ve ...’a ait olup bunların kullanımındadır, üst kat ise (1 nolu daire) ... oğlu ... ve 200/1 nolu daire ... kızı ... e ait olup, bunların kullanımındadır" şeklinde düzeltilmesine; ... ilçesi ... Mah. 1287 ada 21 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi 2/B vasfıyla maliye hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde "... bu taşınmaz bahçe 20 yıldan beri ... oğlu ..., ... evlatları ... ..., ... ..., ... ..., ... oğlu ..., ... oğlu ... ... kullanımındadır." "... bu taşınmaz üzerindeki 2 katlı kargir bina adı geçenlerin kullanımındadır" ibarelerinin kaldırılarak "... bu taşınmaz 20 yıldan beri ... oğlu ..., ve ... oğlu ..., ve ... kızı ...'in kullanımındadır, taşınmaz üzerinde bulunan binanın 200/C ve 200/D nolu dükkanlar ... oğlu ...'na ve 200/E nolu dükkan ... oğlu ...'ye ve 200/B nolu dükkan ... kızı ...'e ait olup, bunların kullanımındadır" şeklinde düzeltilmesine, Kadastro Genel Müdürlüğü hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm 03.10.2012 tarihinde kesinleştirildikten sonra davalı ... vekili 13.09.2019 tarihinde temyiz dilekçesi sunarak hükmü öğrenme tarihinin 09.09.2019 olduğunu belirtmiş; Mahkemece, 18.09.2019 tarihinde ek kararla hüküm kesinleştiğinden temyiz talebinin reddine karar verilmesi üzerine; ek karar ve asıl karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Ek karar ve asıl kararı temyiz eden, davalı ...’a gerekçeli karar iki kez tebliğ edilmiş, ilk yapılan tebliğ adres güncellendiğinden iade olarak gelmiş, ikinci tebliğ ise Tebligat Kanunu madde 21/1 e göre muhtara yapılmıştır.
Tebligat Kanunu 21/1'e göre yapılacak tebligatlarda, muhatabın adreste bulunmama sebebinin tespiti ile birlikte, 2 nolu haber kağıdının kapıya yapıştırılması ve durumun komşuya/yönetici veya kapıcıya bildirilmesi gerekmektedir.
Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30. maddesinin birinci fıkrasında "Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclis üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir" hükmü öngörülmüştür.
Yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını "tahkik etme" görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, bunu tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu Tebligat Kanunu'nun 23/7 ve Tebligat Yönetmeliğinin 35/f bendi gereğince tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde, yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı hakim tarafından denetlenebilir. Muhatabın, tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak, maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir.
Davalıya yapılan tebigatta, az yukarıda anlatılan usullerin hiçbirisi uygulanmadan, evde bulunamama sebebi açıklanmadan ve komşuya haber verilmeden yapılan tebliğ usulsüz olduğundan, temyizin reddine dair ek kararın kaldılarak esasın incelemesine geçildi;
Bilindiği üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca kadastro hakimi, doğru, infazı kabil, infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde ve çekişmeli taşınmaz hakkında sicil oluşturmaya elverişli bir karar vermek zorundadır.
Dosya içeriğinden ve 21 parselin kadastro tutanağından, 21 parsel sayılı taşınmazın ... Kadastro Mahkemesinin 2010/126 Esas ve 2010/75 Karar sayılı dosyasında da davalı olduğu ve hakkında verilen kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, az yukarıda açıklanan madde uyarınca, kurulan hükmün doğru, infazı kabil, infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde olabilmesi için eldeki dosya ile bahsi geçen 2010/126 Esas sayılı dosyanın birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği ortadadır. O halde, Mahkemece yapılacak ..., bahsi geçen dosyanın dosya arasına alınarak, toplanmış deliller çerçevesinde, infazı kabil bir karar vermek olmalıdır. Tüm bu hususlar düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi yanlış olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle, Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince ... ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 24.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
