Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2022/2758 Esas 2022/3980 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/2758
Karar No: 2022/3980
Karar Tarihi: 25.04.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2022/2758 Esas 2022/3980 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davada çekişmeli taşınmazların murisin satış senetleriyle davalıya devredilip devredilmediği konusunda ihtilaf vardır. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi bozma ilamında, taşınmazların devredilip edilmediği noktasında araştırma yapılmadığı ve keşif yapılması gerektiği belirtilmiştir. Yapılan keşif sonucunda, davalının taşınmazlarda zilyetliği olduğu ve muris tarafından taşınmazların asli zilyetliğinin davalıya devredildiği kabul edilmiştir. Karar düzeltme talebinin kabulüne karar verilmiştir ve hüküm onanmıştır. Kanun maddeleri ise 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 442/3. ve 428. maddesidir.
8. Hukuk Dairesi         2022/2758 E.  ,  2022/3980 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen davanın reddine ilişkin hükmün bir kısım davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 09.04.2021 tarih ve 2018/4163 Esas, 2021/3493 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiş olup, davalı ... vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenmiş olmakla; dosya incelendi,gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Mahkemece verilen 04.06.2014 tarihli karar Yargıtayca bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; "çekişmeli taşınmazların bir bölümünün 27.01.1959, bir bölümünün ise 5.2.1972 tarihli satış senetleri kapsamında olduğu konusunda ihtilaf bulunmadığı, uyuşmazlığın, murisin sağlığında düzenlendiği anlaşılan satış senetleri ile birlikte zilyetliğin de davalı tarafa devredilip devredilmediği, davalı ve eşi ...’nın taşınmazlar üzerindeki zilyetliğinin, malik sıfatıyla mı yoksa murisin ölümünün ardından mirasçı sıfatıyla mı olduğu noktasında toplandığı, söz konusu senetlerde zilyetliğin devrinden bahsedilmediği, davalı tarafın taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerinin başlangıç tarihleri netleştirilmediği gibi, davalı ve eşi ...'nın zilyetliklerinin kendi adlarına mı yoksa tereke adına mı olduğu konusunda da araştırma yapılmadığı belirtilerek, mahallinde yerel bilirkişi, taraf tanıkları, sağ olmaları halinde senet tanıkları, tespit bilirkişileri ve fen bilirkişinin katılımıyla keşif yapılması, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, muris ... ...'nün, çekişmeli taşınmazları davalıya satıp zilyetliğini teslim edip etmediği, yani davalı tarafın taşınmazlar üzerindeki zilyetliğinin senet düzenlenmesinin ardından başlayıp başlamadığı, bununla birlikte davalı ve eşi ...' nın taşınmazlar üzerindeki zilyetliğinin malik sıfatıyla mı, yoksa murisin ölümünün ardından mirasçı sıfatıyla mı olduğunun sorulup saptanması ve sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın reddine, çekişmeli 101 ada 170, 116 ada 94, 138 ada 10 ve 209 ada 43 parsel sayılı taşınmazların tespit tutanağındaki gibi ... adına tespit ve tesciline karar verilmiş; hüküm, bir kısım davacılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 09.04.2021 tarih ve 2018/4163 Esas, 2021/3443 Karar sayılı ilamıyla özetle; “Mahkemece, kök muris ... ... tarafından çekişmeli taşınmazların 27.01.1959 tarihli ve 05.02.1972 tarihli senetlerle davalıya satıldığı ve zilyetliği devredilerek uzun yıllardır davalının zilyetliğinde olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, varılan sonucun dosya kapsamına uygun düşmediği, her ne kadar taşınmazların, davacıların murisleri ... ... tarafından, anılan senetlerle oğlu ...’nın eşi davalı ...’ye satıldığı, bu satışa istinaden taşınmazların davalı adına tespit edildiği dosya kapsamından anlaşılmakta ise de, bozma ilamı sonrası yapılan keşifte alınan mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre, çekişmeli taşınmazların zilyetliğinin davalıya devredilmediği gibi, taşınmazların muris ...’ nin mirasçıları tarafından kullanıldığının anlaşılmakta olduğu, tapusuz taşınmazların devri menkul mal hükümlerine tabi olup, zilyetliğin devrini zorunlu bulunduğu açıklanarak, murisin sağlığında satın almaya dayanan davalıya çekişmeli taşınmazların zilyetliğinin devredilmediği, bu nedenle mülkiyetin geçmediği ve taşınmazlardaki kullanımın tereke adına olduğu anlaşıldığına göre Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsizliğine" değinilerek bozulmuş ve bozma ilamına karşı davalılar vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
    Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi' nin, mahkeme hükmünün araştırma ve incelemeye yönelik olarak bozulmasına ilişkin önceki tarihli ilam içeriğinde ve eldeki karar düzeltme incelemesine konu 09.04.2021 tarihli bozma ilamında değinildiği üzere, çekişmeli taşınmazların muris ... ... tarafından 27.01.1959 ve 05.02.1972 tarihli satış senetleriyle satıldığı hususu tartışmasız olup, çözümlenmesi gereken husus, murisin taşınmazların zilyetliğinin davalılara devredip devretmediği noktasında toplanmaktadır.
    Bozma öncesi ve gerekse bozma sonrası yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına göre, davalı ...’nün, murisin oğlu olan ... ile evli olduğu, 1959 tarihli senet içeriğinde bulunan taşınmazlarında nişan görümlülüğü olarak muris tarafından gelinine verildiği, diğer senette yer alan taşınmazlarında davalıya yine senetle satıldığı, davalının evlendiği 1959 tarihinden itibaren eşiyle birlikte muris ... ... ile ayrı evde yaşadıkları, murisin yaşlılığında oğlu ... tarafından bakılıp gözetildiği ve murisin 1982 yılında ...’nın evinde öldüğü, murisin diğer çocuklarının evlendikten sonra baba evinden ayrılarak ayrı evlerde yaşadıkları, muris ile davalının aynı evde yaşaması nedeniyle senetle devredilen bu taşınmazların murise ait diğer taşınmazlarla birlikte ... tarafından kullanıldığı, murisin ölümünden sonra ... tarafından taşınmazların diğer mirasçılarca kullanılmasına izin verilmediği anlaşılmakta olup, davacı tanıklarının çoğunluğunun beyanlarının dahi bu yönde olduğu, bir kısım davacı tanıklarının zaman zaman mirasçılarında kullandığı yönündeki soyut beyanlara itibar edilemeyeceği, muris ile davalının aynı evde yaşamasından dolayı zilyetliğin kısa elden teslim olarak değerlendirilmesi gerektiği, diğer bir anlatımla muris tarafından taşınmazların asli zilyetliğinin davalı tarafa devredildiğinin kabulü gerektiği açıktır.
    Diğer yandan, tutanak bilirkişişi ... ... 2014 tarihli keşifte, buralarda geline nişan hediyesi olarak taşınmaz verilmesinin adetten olduğunu, dolayısıyla davalıya da nişan hediyesi olarak taşınmaz verilmiş olabileceğini, davacı ...’e de nişan hediyesi olarak Sindilli mevkisinden taşınmaz verildiğini ifade etmiş olup, mahallinde yapılan keşifte dava konusu 138 ada 10 parselin Sindilli mevkisinde yer aldığının belirtildiği, komşu 138 ada 6 parselin murisin oğlu davacı ..., komşu 138 ada 7 parselin ise murisin oğlu davacı ... adına tespit ve tescil edildiği dosya arasına getirtilen tutanak suretlerinden anlaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca; çekişmeli taşınmazların muris ... tarafından senetlerle oğlu ...’ nın eşi olan davalı ...’ye devredildiği, taşınmazların kadastro tespitlerinin yapıldığı 2010 yılına kadar davalının eşi ... tarafından zilyet ve tasarruf edildiği, böylece muris tarafından zilyetliğin davalının aynı evde yaşamalarından dolayı kısa elden teslimle devredildiğinden artık terekeye ait taşınmaz niteliğinin kalmadığı, bu nedenle yerel mahkeme hükmünün onanması gerekirken muris ile davalının aynı evde yaşadığı gözden kaçırılmak suretiyle sehven bozulduğu anlaşıldığından, karar düzeltme talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin karar düzeltme talebinin, 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 442/3. maddesi gereğince kabulüne, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi'nin 09.04.2021 tarih 2018/4163 Esas, 2021/3443 Karar sayılı bozma ilamının KALDIRILMASINA; hükmün, 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca ONANMASINA, peşin harcın istek halinde karar düzeltme talep edene iadesine, 25.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara

    Whatsapp ile görüş