

Esas No: 2021/3409
Karar No: 2022/4705
Karar Tarihi: 18.05.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/3409 Esas 2022/4705 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/3409 E. , 2022/4705 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mükerrer Kadastro
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı Sınırlı Sorumlu ... Konut Yapı Kooperatifi, Kadastro Mahkemesinde, ... Köyü 5596 parsel sayılı taşınmazın kendisi adına kayıtlı olup, parselasyon sonucunda 127 ada 1, 2, 11 ve 12 parsellerin oluştuğunu, bu taşınmazların kooperatif üyelerine dağıtıldığını ve bu yerlere ev, havuz vs. yapı yapıldığını, henüz altyapı çalışmaları bitirilemediğinden tapu kaydının kooperatif uhdesinde bulunduğunu, sözü edilen taşınmazda başkaca kimsenin zilyetliği ya da tasarrufu bulunmadığını, buna karşın uygulama kadastrosu sırasında taşınmazların ... Köyü eski 4977 (yeni 146 ada 2) parsel sayılı taşınmaza dahil edildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemi ile dava açmıştır.
Mahkemenin önceki tarihli ret kararının, davada kadastro mahkemesinin görevsiz olduğuna değinilerek bozulması üzerine dosya görevsizlikle Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesince, yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne, fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 17.07.2019 tarihli rapor ve eki krokide 242 ada 16 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile kırmızı renkte gösterilen 122,84 m2 ile (B) harfi ile ... renkte gösterilen 187,77 m2; 242 ada 14 parsel sayılı taşınmazın (C) harfi ile mavi renkte gösterilen 25,37 m2 ile (D) harfi ile turuncu renkte gösterilen 53,36 m2; 242 ada 13 parsel sayılı taşınmazın (G) harfi ile yeşil renkte gösterilen 6,00 m2 ve 242 ada 15 parsel sayılı taşınmazın (H) harfi ile kahverengi renkte gösterilen 331,55 m2 yüzölçümündeki kısımları ile (F) harfi ile gösterilen ve paftasında yol olan kısmın ayrı ayrı tapu kaydının iptaline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3402 sayılı Kanun'un 22/1. maddesi kapsamında ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1026. maddesinde düzenlenen ve niteliği itibariyle mülkiyet ihtilafından kaynaklanan, mükerrer kadastro nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, ... Köyü 146 ada 2 (eski 4977) parsel sayılı taşınmaz ile ... Köyü 242 ada 13, 14, 15 ve 16 ( eski 127 ada 2, 11, 12, 1) parsel sayılı taşınmazların keşfen belirlenen kısımlarının mükerrerlik arz ettiği, Askeri Köyünde 1958 yılında yapılan arazi kadastrosunun kesinleşmesinden sonra komşu ... Köyünde yapılan kadastro tespitinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/1 maddesi uyarınca ve 766 sayılı Tapulama Kanunu’nun 46. maddesi uyarınca ikinci kadastro niteliğinde olduğundan yok hükmünde olup bütün sonuçlarıyla geçersiz olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/1. maddesinde, evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastro veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosunun yapılamayacağı, bu gibi yerlerin ikinci defa kadastroya tâbi tutulması halinde ikinci kadastronun bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılacağı ve Türk Medeni Kanunu'nun 1026. maddesine göre işlem yapılacağı ve süresinde dava açılmadığı takdirde, ikinci defa yapılan kadastronun, tapu sicil müdürlüğünce re'sen iptal edileceği belirtilmiştir. Yine, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1026. maddesinde de, bir aynî hakkın sona ermesiyle tescil her türlü hukukî değerini kaybettiği takdirde, yüklü taşınmaz malikinin terkini isteyebileceği, tapu memurunun bu istemi yerine getirmesi halinde her ilgilinin, bu işlemin kendisine tebliği tarihinden başlayarak otuz gün içinde terkine karşı dava açabileceği hususu düzenlenmiştir.
Diğer taraftan, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde ise "kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı" düzenlenmiştir.
Şu halde, kadastro tespiti öncesi nedene dayalı davaların, kadastro tutanağının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekmekte ise de, mükerrerlik arzeden taşınmazlarda, ilk kadastro tespiti yapılan taşınmazın tespitinin kesinleşmesinden sonra ikinci kadastro çalışmasının 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde yapıldığı durumlarda, ikinci kadastro çalışması ile malik olan kişilerden hak düşürücü süre içerisinde dava açması beklenemez. Zira, bu kadastro çalışması ile hak sahibi olan kişi ya da kişilerin aleni olan tapu siciline güvenmesi/leri doğal olup, sicile göre kayıt maliki olduklarına, bir başka deyişle zaten kadastro ile hakkına kavuşmuş durumda bulunduklarına göre, bu tür durumlarda belirtilen hukuki sebeple açılacak davada hak düşürücü sürenin işletilmesi hayatın olağan akışına aykırı olup, sözü edilen sürenin geçtiğinden söz edilebilmesi mümkün bulunmamaktadır. Aksi halde, yani her halde kadastrosu daha sonra yapılan bölüm yönünden terkine karar verilecek olması halinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/1. maddesinde ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1026/2. maddesinde, tapu kütüğünden terkine karşı dava açma hakkının düzenlenmiş olmasının bir anlamı olmayacağı ve düzenlemenin işlevsiz olacağı açıktır. Kadastro çalışmalarındaki amaç, tapu sicillerinin gerçek durumu yansıtması olduğuna göre, bu duruma has olmak üzere, sicildeki hakkın kime ait olduğunun doğru olarak belirlenmesi gerekir.
Somut olaya gelince, Mahkemece, davacı Sınırlı Sorumlu ... Evler Konut Yapı Kooperatifi adına kayıtlı bulunan ... Köyü 242 ada 13, 14, 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazlar ile davalı ... adına kayıtlı bulunan ... Köyü 146 ada 2 parsel sayılı taşınmazların mükerrerlik arzettikleri doğru olarak belirlenmiş olmakla birlikte, davacı Sınırlı Sorumlu ... Evler Konut Yapı Kooperatifi adına kayıtlı bulunan ... Köyü 242 ada 13, 14, 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazların hangi kadastral parsel ya da parsellerden geldikleri kesin olarak belirlenmemiş, bu kapsamda 10.07.2015 tarihli fen bilirkişi raporunda, bu taşınmazların ... Köyü 1962 ila 2011 parsel sayılı taşınmazların tevhidi ve bu yolla oluşan 5596 parsel sayılı taşınmazın ifrazı (parselizasyonu) sonucu oluştuğu belirtildiği halde bu husus üzerinde durulmamış, sözü edilen taşınmazların hangi kadastral parselden tevhid ve ifrazen oluştuğu belirlenip, bu kadastral parsellerin tutanakları getirtildikten sonra tespit ve kesinleşme tarihleri tespit edilerek bir karar verilmesi gerektiği hususu gözardı edilerek, taşınmazlarla ilgisi kurulamayan 530 ve 531 parsel sayılı taşınmazların tespit ve kesinleşme tarihleri nazara alınarak karar verilmiştir.
Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi mümkün değildir.
Hal böyle olunca; davacı tarafa ait ... Köyü 242 ada 13, 14, 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazların hangi kadastral parsellerden geldiği ilgili yerlerden sorularak belirlenmeli, bu hususta gerektiğinde teknik bilirkişilerden rapor alınmalı, bu yolla belirlenecek kök parsel ya da parsellerin kadastro tespit tutanakları ile tedavüllü tapu kayıtları celbedilmeli, bundan sonra az yukarıda açıklanan hususlar önemle gözetilmek sureti ile ... köyünde kadastro tespitinin önce yapıldığının anlaşılması halinde ... Köyü 146 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin kesinleşme tarihi ile ... Köyü 242 ada 13, 14, 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazların kök taşınmaz ya da taşınmazlarının tespit tarihi arasında hak düşürücü süre olan 10 yıldan fazla süre bulunduğunun anlaşılması ... Köyünde yapılan kadastro çalışması ikinci kadastro durumunda olacağından bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılacağı, ... Köyünde kadastro tespitinin önce yapıldığının anlaşılması halinde ... Köyü 242 ada 13, 14, 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazların kök taşınmaz ya da taşınmazlarının kadastro tespitinin kesinleşme tarihi ile ... Köyü 146 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tespit tarihi arasında hak düşürücü süre olan 10 yıldan fazla süre bulunduğunun anlaşılması ... Köyünde yapılan kadastro çalışması ikinci kadastro durumunda olacağından bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılacağı, ... Köyü 146 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin kesinleşme tarihi ile ... Köyü 242 ada 13, 14, 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazların kök taşınmaz ya da taşınmazlarının tespit tarihi arasında 10 yıl ya da daha az süre bulunması halinde (ya da ... Köyü 242 ada 13, 14, 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazların kök taşınmaz ya da taşınmazlarının kadastro tespitinin kesinleşme tarihi ile ... Köyü 146 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tespit tarihi arasında 10 yıl ya da daha az süre bulunması halinde) ise ayrıntıları ile açıklandığı üzere, hukuki durumun (mülkiyet hakkının taraflardan hangisine ait olduğunun) ilk kadastro çalışmasına ait tespit günü esas alınarak belirlenmesi gerektiği gözetilerek bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, eldeki dava'nın uygulama kadastrosunun askı ilan süresi içerisinde açılmasına müteakip, Burdur Kadastro Mahkemesi'nin 2019/1 Esas, 2019/18 Karar sayılı kararı ile, ihtilafın mükerrer kadastrodan kaynaklandığı belirtilerek görevsizlik kararı verildiğine ve artık elde uygulama kadastrosuna yönelik bir dava bulunmadığına göre, iş bu karar ile olağan usullere göre kesinleştirme işlemleri yapılmak üzere uygulama kadastro tutanaklarının asıllarının Kadastro Müdürlüğüne iadesine karar verilmesi gerekirken, bu hususun gözden kaçırıldığı anlaşıldığı halde, eldeki dosyada ara karar ile ya da hükümle tutanak asıllarının Kadastro Müdürlüğüne iadesine karar verilmemiş olması, ayrıca hükmün gerekçesine göre dava reddedildiğine göre ret kararı verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, gerekçe içeriğinde sicilin doğru tutulması bakımından mükerrer kısımların iptaline karar verildiği şeklindeki yerinde olmayan gerekçe ile hüküm ile gerekçe arasında çelişki yaratılarak davanın kabulüne karar verilip, mükerrer kısımların iptaline karar verilmesi de isabetsiz olduğundan, bu nedenlerle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
