

Esas No: 2021/3281
Karar No: 2022/5373
Karar Tarihi: 07.06.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/3281 Esas 2022/5373 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/3281 E. , 2022/5373 K.Özet:
Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir tescil davasında gerçek kişi davacının talebinin konusuz kaldığından bahisle karar verilmiş fakat davacı Hazine'nin halen ayakta olan talebi hakkında karar verilmemiş. Bu nedenle kararın bozulması gerektiği belirtilmiş ve hüküm BOZULMUŞTUR. Bu kararda 3402 sayılı Kanun'un Ek-4. maddesi, 5831 sayılı Kanun ve 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi yer almaktadır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup, hükmün Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... İli Seydikemer İlçesinde 22.06.1948 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu, 1974 yılında yapılan tapulama çalışmaları, 1980 yılında kesinleşen ilk tahdidin aplikasyonu ve 2/B çalışmaları, 2010 yılında 3402 sayılı Kanun'un Ek-4. maddesi gereğince yapılan düzeltme çalışmaları ile 2/B arazileri için kullanım kadastrosu çalışmaları, 2011 yılında yapılan 2/B çalışmaları ve 2014 yılında yapılan 22/a çalışmaları bulunmaktadır.
Davacı ..., Kadastro Mahkemesine hitaben verdiği 26.04.2010 tarihli dava dilekçesinde Sahil Zorlar köyü 90 parsel sayılı taşınmazın kuzeyinde kalıp kendi kullanımında bulunan ve OS 11283, 11284 ve 11285 hatlarının içinde kalan yaklaşık 2.000,00 m² yüzölçümündeki taşınmazın tespit dışı bırakıldığını beyanla, sözkonusu yerin adına tescilini istemiştir.
Davacı Hazine vekili, Kadastro Mahkemesine hitaben verdiği 21.02.2011 tarihli birleşen dava dilekçesinde, kullanım kadastro çalışmaları sonucunda Hazine adına tespit edilen 215 ada 8 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün eksik ölçüldüğü ve eksik ölçülen bölümün taşınmazın güneyinde yer alan Sahil Zorlar köyü 90 parsel sayılı taşınmaz içinde bırakıldığını iddia ederek bu bölümün kadastro tespitinin iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Kadastro Mahkemesince davacılar ... ve Hazine’nin açtığı davalar aynı çalışmalara yönelik açılan bir kısım davalar ile birleştirilmiş ve yargılama sonunda diğer davaların kısmen kabulüne kısmen reddine, davacı ...’un tespit dışı bırakıldığını bildirdiği bölüme ilişkin davasında Kadastro Mahkemesinin görevsizliğine karar verilmiş; hüküm, davacı-davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, hüküm Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 18/03/2013 tarihli ve 2012/13799 Esas, 2013/2860 Karar sayılı kararı ile “kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğu ve bozmadan önceki kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak suretiyle yeni bir karar verilmesi'' gereği ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda diğer davaların kısmen kabulüne kısmen reddine, davacı ... ...’un, orman sınırları içinde kalarak kullanım kadastrosuna konu edilmediğini bildirdiği bölüme ilişkin davası ile Hazinenin 90 parsele ilişkin davası yönünden kadastro mahkemesinin görevsizliği ile talep halinde bu davalar yönünden dosyanın görevli ... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, davacı-davalı Hazinenin temyizi üzerine hüküm Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 16.12.2015 tarihli ve 2015/2187-12715 sayılı ilamı ile onanmıştır.
Hazine vekilinin gönderme talebi üzerine dosya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş, bu Mahkemece yapılan yargılama sonunda; 2010 yılında, 3402 sayılı Kanun'a 5831 sayılı Kanun ile eklenen Ek-4.madde kapsamında 2/B sahalarında kullanıcı ve muhtesatın tespiti amacıyla yapılan kadastro çalışmasında sehven bir kısım arazinin kadastrosu yapılmadığı ve tescil harici bırakıldığı, sehven bırakılan bu kısma yönelik olarak 2011 yılında ek kullanım kadastrosu yapıldığı, bu çalışmanın 20.01.2011-21.02.2011 tarihleri arasında askı ilanına çıkartıldığı, 215 ada 8 nolu parselin bu çalışmada tespit gördüğü, Kadastro Mahkemesinde dava açıldığından parselin tespitinin sonra kesinleştiği, aynı yerde 2014 yılı içinde 3402 sayılı Kanun'un 22/a maddesi kapsamında Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilinde Gerekli Düzeltmelerin yapılması amacıyla yenileme çalışması yapıldığı, yenileme çalışması sonucu 90 parsel sayılı taşınmazın 149 ada 46 parsel sayı ile tapuya tescil edildiği, bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak tespit edildiği üzere 215 ada 8 nolu parsel ile 90 (yeni 149 ada 46 parsel) parsel sayılı taşınmazların bir bütün halinde bulunduğu ve 90 parsel (yeni 146 ada 46 parsel) sayılı taşınmazın kuzey sınırında 215 ada 8 parsel sayılı taşınmaz bulunduğu, her iki taşınmaz arasında tescil harici kalan kısım olmadığı, tescil harici olarak belirtilen kısmın 90 parsel (yeni 149 ada 46 parsel) içinde kaldığı, sehven tescil dışı bırakma işleminin, dava açıldıktan sonra 2011 yılında yapılan ek kullanım kadastrosu ve 2014 yılında yapılan kadastro haritalarının yeniden düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin yapılması çalışmasıyla düzeltildiği, 215 ada 8 nolu parsel ile 90 (yeni 149 ada 46 parsel) parsel sayılı taşınmazlar arasında kroki üzerinde sehven oluşturulmuş bulunan tescil harici bırakılan kısımla ilgili yanlışlığın kadastro müdürlüğünce düzeltildiği ve her iki taşınmaz arasında hukuken ve fiilen de tescil harici bırakılan bir yer olmadığı anlaşılmış olmakla, sehven oluşturulan uyuşmazlığın dava açıldıktan sonra giderilmiş olduğu belirtilerek, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, Hazine vekili temyize gelmiştir.
Dava, davacı-davalı ... yönünden tapusuz taşınmazın tescili, davalı-davacı Hazine yönünden ise eski 90, yeni 149 ada 46 parsel sayılı taşınmaz içinde kalan ve 18.04.2018 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmın tapusunun iptali ve tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece yargılama aşamasında gerçek kişi davacının talebinin konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de; davacı Hazine'nin halen ayakta olan talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 07.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
