

Esas No: 2021/16444
Karar No: 2022/5467
Karar Tarihi: 07.06.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/16444 Esas 2022/5467 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/16444 E. , 2022/5467 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen reddine ilişkin hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 24.12.2020 tarih ve 2020/9981 Esas 2021/6316 Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiş olup, davacılar vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sonucu, Şirvan İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 1 parsel sayılı 11.325.054,86 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, orman vasfıyla davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı ... ve arkadaşları, tapu kaydına, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, tapu iptali ve adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi' nin 24.12.2020 tarih ve 2020/9981 Esas, 2021/6316 Karar sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verilmiş ve davacılar vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların memleket haritasına göre orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuştur. Davacılar, tescil ilamı sonucu oluşan tapu kayıtlarına dayanarak orman parseline karşı tapu iptal ve tescil davası açmış olup, dayanak tapu kayıtlarının oluşumuna esas mahkeme ilamında, Hazine ve İlçe Belediyesinin taraf olduğu, Orman İdaresinin ise taraf olmadığı, bu sebeple söz konusu ilamın Orman İdaresini bağlamayacağı anlaşıldığı gibi, taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığının belirlenmesi gerekmekte olup esasen bu husus mahkemenin de kabulündedir. Ancak Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının taşınmazların niteliğini belirleme noktasında yetersiz olduğu anlaşılmaktadır. Şöyle ki; orman bilirkişi raporunda, 1958 tarihli memleket haritası ile 1961 tarihli ... fotoğraflarına göre dava konusu taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu belirtildiği halde, memleket haritasında dava konusu taşınmazların açık renkli alanda kaldığı belirtilmiş ve dayanak ... fotoğrafı ile kadastro paftası üzerine çakıştırılıp, ... fotoğrafları stereoskop aleti ile incelenerek taşınmazların üzerinde bulunan bitki örtüsünün niteliği hususunda rapor düzenlenmemiştir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi içen Mahkemece, en eski ve tespit tarihinden 15-20 yıl öncesine ilişkin memleket haritası ve dayanağı stereoskopik ... fotoğrafları ile keşifte uygulandığı bildirilen 1958 yılına ait memleket haritasının yapımında kullanılan stereoskopik ... fotoğrafları, davacı yanın dayandığı tapu kayıtlarının dayanağı Şirvan Asliye Hukuk Mahkemesinin 1970/21 Esas, 1971/22 Karar sayılı tescil dosyası mahkeme arşivinden, kararının dayanağı olan krokisi mahkeme ve tapu arşivinden, taraflardan araştırılarak temin edilmek suretiyle dosyaya getirtilmeli, tapu kaydı kadastro sırasında revizyon gördüğü başka parseller varsa bu parsellerle birlikte Tapu Müdürlüğünden getirtilip, halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman, bir jeodezi mühendisi ve bir fen elemanı bilirkişi vasıtasıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanun'lar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanun'un 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 tarihli ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 tarihli ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 tarihli ve 7/25 Esas Karar sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanun'un 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü, ağaçların yaşı, cinsi, sayısı, kapalılık durumu, çevresi, incelenmeli, çekişmeli taşınmazın eylemli durumu incelenerek değerlendirilmeli; klizimetre (eğimölçer) aletiyle ölçülmek ve memleket haritasındaki münhaniler de dikkate alınmak suretiyle, taşınmazın kesin ve gerçek eğimi belirlenmeli; hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp, orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve ... fotoğrafları üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, ... fotoğraflarında görünen ağaçların yaşı, cinsi, dağılımı, kapalılık oluşturup oluşturmadığı, kullanımın ne şekilde olduğu, kullanım sınırları bulunup bulunmadığı konusunda açıklamalı rapor alınmalı, davacı dayanağı olan ve tescil ilamı ile oluşan tapu kaydı ve tescil krokisi komşu parsellerin dayanaklarını teşkil eden tapu kayıtlarıyla birlikte uygulanmalı; hudutların birbirlerini ne okuduğu, denetlenmeli; 3402 sayılı Kanun'un 20/A maddesine göre, “kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar” olunacağından, çekişmeli taşınmazın tescil krokisi ve tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığı, plan ve krokinin fennî sıhhate haiz olup olmadığı, çekişmeli taşınmaz ile örtüşüp örtüşmediği uygulama sonunda raporda tartışılmalı; uygulama bilirkişilerinin düzenleyecekleri müşterek krokiye ayrı ayrı renklerle yansıtılmalı; çekişmeli taşınmazlar bir bütün olarak düşünüldüğünde 6831 sayılı Kanun'un 17/1-2. maddeleri karşısındaki durumu araştırılmalı; yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, davacının dayandığı tapu kaydı miktarı ile geçerli kabul edilerek uygulanmalı; davacıların dayandığı tapu kaydının kapsamı dışında kalan yerlere ilişkin olarak bu kez zilyetlik yolu ile kazanma (Medeni Kanun'un 713. maddesi, 3402 sayılı Kanun'un 14. ve 17. maddelerindeki) koşulların oluşup oluşmadığı araştırılmalı, bu cümleden olarak, yapılacak keşifte tespitten 15-20 yıl öncesine ait ... fotoğraflarında ve memleket haritasında taşınmazların o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, taşınmazların toprak yapısı incelenmeli ve çekişmeli taşınmazların fiili durumunu da belirtir şekilde rapor alınmalı; ayrıca imar - ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tespiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı, tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları HMK’ nin 259. ve 261. maddeleri gereğince taşınmaz başında dinlenip, taşınmazların öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, dosyada bulunan satış senetleri hakkında bilgileri olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, yerel bilirkişinin imar ihya ve zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalı ve hüküm kurulurken, davacının dayandığı tapu kaydının tescil ilamı ile oluştuğu ve bu davada Orman Yönetiminin taraf olmadığı nazara alındığında tescil ilamının Orman Yönetimi açısından kesin hüküm oluşturmayacağı da değerlendirilmek suretiyle, dava konusu taşınmazın öncesinin orman olması durumunda dayanak tapu kaydının geçerliliği de tartışılmalı; orman sayılmayan ve tapu kapsamında kalmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, ormaniçi açıklık olup olmadığı, orman içi açıklıkların zilyetlikle kazanılamayacağı, ancak tapu kapsamında ise kazanılabileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve Kanun'a aykırı olup, temyiz incelemesi sırasında hükmün bu nedenle bozulması gerekirken sehven onandığı anlaşıldığından, davacılar vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin karar düzeltme itirazlarının, 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 442/3. maddesi uyarınca kabulü ile Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 24.12.2020 tarih ve 2020/9981 Esas, 2021/6316 Karar sayılı onama ilamının KALDIRILMASINA ve Yerel Mahkeme hükmünün 6100 Sayılı HMK'nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyen davacılara iadesine, 07.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
