Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2022/2290 Esas 2022/4413 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/2290
Karar No: 2022/4413
Karar Tarihi: 06.06.2022

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2022/2290 Esas 2022/4413 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacının tazminat talebi reddedilmiştir çünkü davacı, kanuna göre belirli bir süre içinde dava açmamıştır. Davacı, tutuklanma tarihinden 10 yıl sonra, kanuna göre artık tazminat talebinde bulunamaz. Bu tazminat talebi, 466 sayılı kanunun tazminat taleplerini kapsar. Kanun dışı yakalanan veya tutuklanan kişilere tazminat verilmesi (teşebbüs) talepleri, bu kanuna göre makul bir süre içinde dava konusu edilmelidir. Davacı bu süreyi aşmıştır. Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılmaktadır. Kanun dışı yakalaman veya tutuklamanın ardından beraat kararından haberdar olma tarihi önemlidir. Kesinleşen beraat veya kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların yazı işleri yönetmeliğine göre süresinde tebliğ edilip kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıl, kesinleşmiş kararların tebliğinden itibaren ise 3 ay içinde tazminat davalarının açılması gerektiği kabul edilir. Borçlar Kanununun 60. maddesindeki sürenin kabul edilebileceği durumlarda ise, her koşulda davanın 10 yıllık süre içinde açılması gerektiği kabul edilir.
12. Ceza Dairesi         2022/2290 E.  ,  2022/4413 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
    Dava : 466 sayılı kanun gereğince tazminat
    Hüküm : Davanın Reddi

    Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Tazminat talebinin dayanağı olan 1. Ordu Komutanlığı Sıkıyönetim 2. numaralı Askeri Mahkemesinin 1988/40 Esas - 1990/14 Karar ceza dosyası kapsamında, davacı hakkında TC Anayasasının tamamını veya bir kısmını tağyir tebdil ve ilgaya cebren teşebbüs etmek suçundan yapılan yargılaması sonunda ceza tayin edildiği ve bu hükmün 17.08.1990 tarihinde kesinleştiği, her ne kadar tutuklama bilgileri dosyada mevcut olmasa da suç tarihi ve hükmün karar tarihi itibariyle davanın yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanuna tabi olduğu anlaşılmakla;
    Davacının 100.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece, davanın süresinde açılmadığı gerekçesi ile davanın reddedine hükmedilmiş olup;
    Dava, 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olup; Ceza Genel Kurulu'nun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 esas ve 2010/57 sayılı kararında, 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının arandığı, ancak adı geçen kararda tazminat davasının ne zamana kadar açılması gerektiğine dair bir açıklama bulunmamakla birlikte, hiçbir hakkın sonsuza dek dava konusu yapılamayacağı, özel hukuk kapsamında değerlendirilmesi gereken bu talebin de makul bir süre içinde dava konusu edilmesi gerektiği ve Dairemizce benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 06.05.2014 tarih, 2014/141 esas, 2014/229 sayılı kararında da belirtildiği üzere beraat veya kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların Yazı İşleri Yönetmeliğine göre süresinde tebliğ edilip kesinleşme tarihinden itibaren her halukarda 10 yıl, kesinleşmiş kararların tebliğinden itibaren ise 3 ay içinde tazminat davalarının açılması gerektiği ve dava süresi açısından en lehe kabul ile Borçlar Kanununun 60. maddesindeki sürenin kabulü ile her koşulda davanın 10 yıllık süre içinde açılması gerektiği kabul edilmekle, kanun dışı yakalanan veya tutuklananlar hakkında beraat hükmünün verilmesinden itibaren 10 yıl dolduktan sonra 466 sayılı Kanuna göre tazminat istenemeyeceği; bu kapsamda, incelemeye konu olan tazminat davasına dayanak teşkil eden 1. Ordu Komutanlığı Sıkıyönetim 2. numaralı Askeri Mahkemesinin, 17.08.1990 tarih, 1988/40 Esas - 1990/14 Karar sayılı dosyasının içeriğine göre; davacı hakkındaki hükmün 17.08.1990 tarihinde kesinleştiği, davanın 19.12.2012 tarihinde, 10 yıl dolduktan sonra açıldığının anlaşılması karşısında; süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Gerekçeli karar başlığında “466 sayılı yasa uyarınca tazminat” yerine “Kanun dışı yakalanan veya tutuklanan kişilere tazminat verilmesi(teşebbüs)”, olarak yazılması ve “19.12.2012” olan dava tarhinin “17.12.2012” olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım yanlışlığı olarak kabul edilmiştir. Davanın tümüyle reddedilmesi karşısında, yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettiren davalı kurum lehine, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücreti takdir edilmemesi temyiz eden sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır.
    Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, mahkemece davanın süresinde açılmadığından bahisle reddine karar verilmesinde usul ve Kanuna aykırı yön bulunmadığından, davacı vekilinin süre tutum dilkeçesinden ibaret tüm temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 06.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara

    Whatsapp ile görüş