Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2022/1756 Esas 2022/4593 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/1756
Karar No: 2022/4593
Karar Tarihi: 08.06.2022

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2022/1756 Esas 2022/4593 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2022/1756 E.  ,  2022/4593 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal
    Hüküm : TCK'nın 134/2-1, 62/1, 51/1-3. maddeleri gereğince mahkumiyet

    Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı ve sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Dairemizin 12.01.2022 tarihli tevdi kararı uyarınca; katılana gerekçeli kararın usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve katılan tarafından temyiz isteminde bulunulmadığı belirlenerek yapılan incelemede:
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, fotoğraflardaki şahsın mağdur olup olmadığı kesin olarak tespit edilmeden eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğine ilişkin ve mahalli Cumhuriyet savcısının sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    1- Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, TCK'nın 134. maddesinde düzenlenmiştir. Bir özel hayat görüntüsünün ya da sesinin, ilgilisinin bilgisi ve rızası dışında, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip aletle belli bir elektronik, dijital, manyetik yere sabitlenmesi, TCK'nın 134/1. madde ve fıkrasında; bu kayıtların, taksirle ya da tamamen hukuka uygun elde edilmiş olsa dahi, bilerek, isteyerek ve ilgilisinin bilgisi ve rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, aleniyet kazandırılması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması, TCK'nın 134/2. madde ve fıkrasında, birbirinden bağımsız iki ayrı suç olarak düzenlenmiştir. İlk fıkradaki suçun oluşması için, görüntüdeki kişinin tanınabilir ya da sesin anlaşılabilir olması gerekmez; özel hayat kapsamına giren seslerin, anlaşılmaz olsa dahi, gizlice kaydedilmesi ilk fıkradaki suçun oluşumu için yeterlidir ve özel hayata ilişkin görüntünün veya sesin kaydedilmesiyle suç tamamlanır. İlk fıkradan farklı olarak, ikinci fıkrada, ifşanın kabulü için, ses veya görüntüyle özel hayatı ihlale uğrayan kişinin anlaşılması, en azından anlaşılabilir olması ya da açıklanması gerekir; ayrıca, özel hayat görüntüsünün veya sesinin, yetkisi bulunmayan kişi veya kişiler tarafından içeriğinin öğrenilmesiyle suç tamamlanır. İlk fıkra açısından, görüntünün veya sesin kaydedilmesi; ikinci fıkra açısından, bu kayıtların ifşa edilmesi yeterli olup, başkaca bir neticenin doğması ve mağdurun zarara uğramış olması gerekmediği gibi, sanığın kaydedilen görüntüleri izlememiş ya da sesleri dinlememiş olmasının suçun oluşumuna bir etkisi yoktur.
    Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre, sanık ...’in, 2013 yılı Lisans Yerleştirme Sınavı’na girecek olan kızı ile birlikte sınavın yapılacağı okula geldiğinde, aynı sınava girecek olan mağdur ...’yı okul bahçesinde görüp, kamera fonksiyonunu aktif hale getirdiği cep telefonunun çekim yönünü, üzerine çarşaf olarak isimlendirilen kıyafeti giymiş olan mağdura doğru odaklayarak, mağdurun rızası dışında fotoğraflarını çektiği ve aynı gün kendisine ait Facebook hesabından, “Bu fotografı bugün 12:00’de Emel Sevgi Taner Ortaokulunda çektim. LYS çıkışı bir öğrenci profili. Tüm kılık kıyafet yönetmeliklerine aykırı olmasına rağmen LYS'ye girdi ve girişi sırasında polisler tarafından görüntü almamız engellendi. Ancak çıkışta görüntü alabildim. İşte ATATÜRK CUMHURİYETİNDE çocuklarımızın getirilmesi planlanan ileri demokrasi örneği dindar gençlik…” ibareleri ile birlikte mağdura ait fotoğrafları onun bilgisi dışında yayımladığı, mağdurun ağabeyinin rahatsızlıklarını bildirmesinden bir süre sonra söz konusu fotoğrafları hesabından kaldırdığı iddialarına konu olayda;
    Okul bahçesindeki mağdurun uzaktan takip edilip, sürekli denetim ve gözetim altına alınarak çekilen ve mağdurun yüzündeki peçe ile çekim biçiminden dolayı mağdurun kimliği belirlenemez şekilde başkalarının görgüsüne sunulan fotoğraflar incelendiğinde, okul bahçesindeki birden fazla kişinin arasından üzerinde dini inancı gereği giydiği kıyafet bulunan mağdur seçilerek çekimin gerçekleştiği anlaşılmakla,
    Özel hayat kavramının; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olaylarını ve bilgilerin tamamını içermesi karşısında, kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibinin geçerli olduğu ve kamuya açık alana çıkan her kişinin, bu alandaki her görüntüsünün veya sesinin kaydedilip, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterdiğinin kabulünün mümkün bulunmadığı nazara alınarak, mağdurun özel yaşam alanına ilişkin görüntülerini rızası dışında kaydeden sanığa, iddianamede eyleminin tarif edildiği de dikkate alınıp, CMK'nın 226. maddesi uyarınca TCK'nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1 ve 2. cümlelerinin uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı tanındıktan sonra, sanık hakkında TCK’nın 134/1. madde ve fıkrasındaki görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, mağdurun fotoğraflara yansıyan görüntüsünün özellikleri ile paylaşımın mağdurun kimliği belirlenemez şekilde yapıldığı dikkate alınmaksızın, yasal unsurları oluşmayan TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasındaki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
    2- Kabul ve uygulamaya göre de:
    a) TCK'nın 134. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesinde, kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerinin ifşası halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş, aynı madde ve fıkranın 2. cümlesinde, fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, cezanın yarı oranında artırılacağı düzenlenmiş iken, anılan madde ve fıkrada, 23.06.2013 olan suç tarihinden önce, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun’un 81. maddesi ile yapılan değişiklikle temel ceza miktarının iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak belirlendiği ve ifşanın basın ve yayın yoluyla gerçekleşmesi halinde de aynı cezaya hükmolunacağının belirtildiği gözetilmeden, temel cezanın 1 yıl hapis cezası olarak tayin edilmesi suretiyle sanığa eksik ceza hükmedilmesi,
    b) Sübutu kabul edilen suçun 28.06.2014 tarihinden önce işlenmiş olması karşısında, 28.06.2014 tarihinden önce işlenen suçlar açısından, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 72. maddesi ile değişik CMK'nın 231/8. madde ve fıkrasının 2. cümlesinin uygulanamayacağı ve daha önceden verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın yargılama konusu suçla ilgili hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmeyeceği gözetilmeden, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerekirken, “-Sanığın geçmişte hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı bulunmasına rağmen deneme süresi içerisinde bu suçu işlemesi nedeniyle şartları bulunmadığından…” biçimindeki yasal olmayan gerekçeyle sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
    Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 08.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara

    Whatsapp ile görüş